Yeşilboğaz: “Türkiye 2018'de AİHM başvurularında 7 bin 100 dosya ile 4'üncü sırada yer aldı”

Güncel (İHA) - İhlas Haber Ajansı | 28.06.2019 - 23:41, Güncelleme: 28.06.2019 - 23:41 2848+ kez okundu.
 

Yeşilboğaz: “Türkiye 2018'de AİHM başvurularında 7 bin 100 dosya ile 4'üncü sırada yer aldı”

Yeşilboğaz, “Adil yargılanma hakkı ve ifade özgürlüğü ihlalinde başı çekiyoruz. İnsanlar hakları konusunda dokunulmazlığa sahiptir” dedi. Türkiye Barolar Birliği'nin (TBB) ana faydalanıcısı olduğu, Avrupa Birliği ve Avrupa Konseyi Ortak Projesi olan, ‘Baroların ve Avukatların Avrupa İnsan Hakları Standartları Konusunda Kapasitesinin Güçlendirilmesi Projesi' kapsamında düzenlenen ikinci çalışma ziyareti, 24-28 Haziran 2019 tarihleri arasında Londra'da gerçekleşti. Baroların insan hakları merkezlerinin etkin bir şekilde faaliyet göstermelerini sağlamak amacıyla Londra'da düzenlenen İnsan Hakları Eğitim Merkezi çalışmalarına, Mersin Barosu Başkanı Bilgin Yeşilboğaz, TBB Yönetim Kurulu Üyeleri, diğer pilot barolar Ankara, İstanbul, İzmir, Van, Diyarbakır ve Trabzon Barolarının temsilcileri ile Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi komisyon üyeleri katıldı. Mersin Barosu'ndan yapılan açıklamaya göre, çalışma ziyareti kapsamında avukatlar, Londra Bölge Destek Birimi'ndeki bölgesel mahkeme ve Birleşik Krallık Yüksek Mahkemesi'ne katılarak, Londra Audrey House'da insan hakları çalışmalarını izledi. İngiltere ve Galler İnsan Hakları Kurulu, İngiltere ve Galler Hukuk Toplumu, Monckton odaları, Essex Üniversitesi'nde ise Hukuk Kliniği, İnsan Hakları Kliniği, İş ve İnsan Hakları Merkezi ve Silahlı Çatışma Bilgi Merkezi ziyaret edilerek, oralarda yapılan çalışmalar hakkında bilgiler alındı. Ayrıca avukatlar için Yüksek Mahkeme rehberliğinde Parlamento Meydanı turu düzenlendi. “Türkiye hakkında 2018 sonunda AİHM gündeminde işlem gören veya görmeyi bekleyen 7 bin 100 dava başvurusu bulunuyor” Çalışma ziyaretini değerlendiren Baro Başkanı Yeşilboğaz, “İnsanlar, hakları konusunda dokunulmazlığa sahiptir. Bu dokunulmazlığı Avrupa mahkemelerinde görmek mümkün. Ancak ülkemizde çok fazla yaşanan insan hak ihlalleri, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin (AİHM) 2018 bilançosunda açıkça belirtilmiştir. Rapora göre; Türkiye 2018'i AİHM önünde, hakkında en fazla dava başvurusu olan dördüncü ülke olarak tamamladı. Türkiye hakkında 2018 sonunda AİHM gündeminde işlem gören veya görmeyi bekleyen toplam 7 bin 100 dava başvurusu bulunuyor. Türkiye, AİHM başvurularında adil yargılanma hakkı ve ifade özgürlüğünün ihlalinde başı çekiyor. Ayrıca insan hakları alanında, artık şirketlerin de doğrudan veya dolaylı olarak uğradığı insan hakları ihlalleri de tartışılıyor” diye konuştu. “İnsan hakları, tüm dünya insanları için kabul edilen haklardır” Türkiye'de yasalarda var olan kuralların pratikte uygulanarak, insan haklarının kapsamlı bir şekilde daha nitelikli bir boyut kazanması gerektiğine vurgu yapan Yeşilboğaz, “Yasalarda kurallar açıkça belirtilmesine rağmen, hükümetlerin kasıt veya ihmal içeren eylemlerde bulunmaları, insan hakları ihlali sayılmaktadır. İnsan hakları sadece belli bir zamanda, belli bir ülkede yaşayan insanlar için bir takım anayasa ve yasalarla tanınan hak ve özgürlükleri değil, tüm insanlar için tanınması gereken hak ve özgürlükleri ifade etmektedir. Kişi hak ve özgürlükleri, bireylere devlet tarafından bağışlanan haklar değildir, hukuken devletten önce de var olan haklardır. Her devletin hukuk düzeni, haklarla ilgili farklı düzenlemeler içerse de insan hakları, tüm dünya insanları için kabul edilen haklardır. Devletin görevi, bu hak ve özgürlükleri güvence altına almak ve insanların yararlanmalarını sağlamak üzere gerekli ortam ve şartları hazırlamaktır” ifadelerini kullandı. “İnsan haklarının korunması, barışın ön koşuludur” Türkiye'de insan haklarının korunmasına acil olarak öncelik verilmesi gerektiğini belirten Yeşilboğaz, “İnsan haklarını gözardı etmek ve hor görmek, insanlığın vicdanında ve toplumda infial uyandırmaktadır. İnsan hakları, ulusal, uluslararası ve bölgesel boyutuyla kesintisiz ve daha da iyileştirerek, daima korunup kollanmak zorundadır. Çünkü insan haklarının korunması, barışın ön koşuludur. Ülkemizdeki insan hakları ihlallerinin önlenmesi için hukukçuların, siyasetçilerin, sivil toplum kuruluşlarının ve bütün toplumun birlikte mücadele etmesi, birlikte hareket etmesi gerekmektedir” şeklinde konuştu.
Yeşilboğaz, “Adil yargılanma hakkı ve ifade özgürlüğü ihlalinde başı çekiyoruz. İnsanlar hakları konusunda dokunulmazlığa sahiptir” dedi.

Türkiye Barolar Birliği'nin (TBB) ana faydalanıcısı olduğu, Avrupa Birliği ve Avrupa Konseyi Ortak Projesi olan, ‘Baroların ve Avukatların Avrupa İnsan Hakları Standartları Konusunda Kapasitesinin Güçlendirilmesi Projesi' kapsamında düzenlenen ikinci çalışma ziyareti, 24-28 Haziran 2019 tarihleri arasında Londra'da gerçekleşti.

Baroların insan hakları merkezlerinin etkin bir şekilde faaliyet göstermelerini sağlamak amacıyla Londra'da düzenlenen İnsan Hakları Eğitim Merkezi çalışmalarına, Mersin Barosu Başkanı Bilgin Yeşilboğaz, TBB Yönetim Kurulu Üyeleri, diğer pilot barolar Ankara, İstanbul, İzmir, Van, Diyarbakır ve Trabzon Barolarının temsilcileri ile Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi komisyon üyeleri katıldı.

Mersin Barosu'ndan yapılan açıklamaya göre, çalışma ziyareti kapsamında avukatlar, Londra Bölge Destek Birimi'ndeki bölgesel mahkeme ve Birleşik Krallık Yüksek Mahkemesi'ne katılarak, Londra Audrey House'da insan hakları çalışmalarını izledi.

İngiltere ve Galler İnsan Hakları Kurulu, İngiltere ve Galler Hukuk Toplumu, Monckton odaları, Essex Üniversitesi'nde ise Hukuk Kliniği, İnsan Hakları Kliniği, İş ve İnsan Hakları Merkezi ve Silahlı Çatışma Bilgi Merkezi ziyaret edilerek, oralarda yapılan çalışmalar hakkında bilgiler alındı. Ayrıca avukatlar için Yüksek Mahkeme rehberliğinde Parlamento Meydanı turu düzenlendi.

“Türkiye hakkında 2018 sonunda AİHM gündeminde işlem gören veya görmeyi bekleyen 7 bin 100 dava başvurusu bulunuyor”

Çalışma ziyaretini değerlendiren Baro Başkanı Yeşilboğaz, “İnsanlar, hakları konusunda dokunulmazlığa sahiptir. Bu dokunulmazlığı Avrupa mahkemelerinde görmek mümkün.

Ancak ülkemizde çok fazla yaşanan insan hak ihlalleri, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin (AİHM) 2018 bilançosunda açıkça belirtilmiştir. Rapora göre; Türkiye 2018'i AİHM önünde, hakkında en fazla dava başvurusu olan dördüncü ülke olarak tamamladı.

Türkiye hakkında 2018 sonunda AİHM gündeminde işlem gören veya görmeyi bekleyen toplam 7 bin 100 dava başvurusu bulunuyor.

Türkiye, AİHM başvurularında adil yargılanma hakkı ve ifade özgürlüğünün ihlalinde başı çekiyor. Ayrıca insan hakları alanında, artık şirketlerin de doğrudan veya dolaylı olarak uğradığı insan hakları ihlalleri de tartışılıyor” diye konuştu.

“İnsan hakları, tüm dünya insanları için kabul edilen haklardır”

Türkiye'de yasalarda var olan kuralların pratikte uygulanarak, insan haklarının kapsamlı bir şekilde daha nitelikli bir boyut kazanması gerektiğine vurgu yapan Yeşilboğaz, “Yasalarda kurallar açıkça belirtilmesine rağmen, hükümetlerin kasıt veya ihmal içeren eylemlerde bulunmaları, insan hakları ihlali sayılmaktadır.

İnsan hakları sadece belli bir zamanda, belli bir ülkede yaşayan insanlar için bir takım anayasa ve yasalarla tanınan hak ve özgürlükleri değil, tüm insanlar için tanınması gereken hak ve özgürlükleri ifade etmektedir. Kişi hak ve özgürlükleri, bireylere devlet tarafından bağışlanan haklar değildir, hukuken devletten önce de var olan haklardır.

Her devletin hukuk düzeni, haklarla ilgili farklı düzenlemeler içerse de insan hakları, tüm dünya insanları için kabul edilen haklardır. Devletin görevi, bu hak ve özgürlükleri güvence altına almak ve insanların yararlanmalarını sağlamak üzere gerekli ortam ve şartları hazırlamaktır” ifadelerini kullandı.

“İnsan haklarının korunması, barışın ön koşuludur”

Türkiye'de insan haklarının korunmasına acil olarak öncelik verilmesi gerektiğini belirten Yeşilboğaz, “İnsan haklarını gözardı etmek ve hor görmek, insanlığın vicdanında ve toplumda infial uyandırmaktadır. İnsan hakları, ulusal, uluslararası ve bölgesel boyutuyla kesintisiz ve daha da iyileştirerek, daima korunup kollanmak zorundadır.

Çünkü insan haklarının korunması, barışın ön koşuludur. Ülkemizdeki insan hakları ihlallerinin önlenmesi için hukukçuların, siyasetçilerin, sivil toplum kuruluşlarının ve bütün toplumun birlikte mücadele etmesi, birlikte hareket etmesi gerekmektedir” şeklinde konuştu.
Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve telgrafturk.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.